ANKARA – Sosyalist Emekçileri Partisi (SEP) Genel Başkanı ve ekonomi uzmanı Güneş Gümüş, OHAL ile birlikte artan ekonomik krizi ve böylesi bir süreçte erken seçimin etkilerini değerlendirdi.
2008 yılından sonra tüm dünyayı etkileyen ekonomik gelişmeler yaşandığını ve gelişmiş ülkelerin ekonomilerindeki çöküntüden sonra karlılığını devam ettirmek istediğini belirten Güneş, Türkiye’nin de içerisinde olduğu bir dizi ülkede ciddi bir parasal gelişme olduğunu ve bu parasal gelişmelerden yararlandığını kaydetti. Türkiye’nin bahse konu olan yükselen ekonomilerin içinde en kırılgan 5 ülkeden biri olduğunu ifade eden Güneş, “Kırılganlık konusunda bir dizi göstergeye bakılıyor. Cari açık gibi. Türkiye bu çerçevede yani OHAL başladığı süreçten sonra bir ekonomik daralma yaşamıştı. 2017’de o ekonomik daralmanın yerine ekonomik büyümeye geçtiği söylendi. 2017 çapında yüzde 7.4 lük bir büyüme gerçekleştiği söylendi ancak durum böyle değil” dedi.
‘Ciddi bir tıkanma kendisini gösteriyor’
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından beri sıkı bir mali program uyguladığını ve programda genel olarak kamu açığını ortadan kaldırmanın amaçlandığını ifade eden Güneş, “Özelleştirmelerden tutun, kamu çalışanlarının ücretlerinin kısılmasına ve vergileri arttırmak gibi bir dizi olgu ile kemer sıkma politikası uygulandı. 2017 yılı boyunca bu mali politikada bir gevşemeye gidildi. KDV-ÖTV indirimleri geldi, kredilere hazinenin kefil olması gibi bir dizi uygulama ile birlikte aslında ekonominin canlanması sağlandı. Tabi sıcak para girişi devam etti ama 2018 itibari ile tıkanmanın kendisini göstereceği ortaya çıkıyor” dedi.
‘Türk parası giderek değer kaybediyor’
Bir yandan enflasyonun ve döviz kurunun arttığını ve Türk Lirasının sürekli değer kaybettiğini vurgulayan Güneş, “Yani o değer kaybı giderek, görünür hale geliyor. Yine Türkiye birçok açıdan ithalata bağımlı olduğu için döviz kurunun artmış olması fiyatlamaları da etkiliyor. Dolayısıyla enflasyonu düşürmek, döviz kurunu indirmek gibi bir çaba içerisinde olabilirler. Bu da faizi yükselterek olur. Büyümeyi devam ettirmek için faizi düşük tutmayı devam ettirmek ya da ekonominin ısınmasını kontrol altına almak ve enflasyonu ve döviz kurunu düşürmeye çalışmak arasında bir tercihte bulunmak durumundalar” şeklinde konuştu.
‘Esnaf ileriki günlerde daha fazla etkilenecek’
İnşaat sektöründe ciddi bir tıkanma yaşandığını söyleyen Güneş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mesela insanlar gidip krediye başvurup ev almazsa, tüketici kredileri kullanıp çeşitli ürünleri almaya devam etmezse, kredi kartı kullanımı azalırsa ne olacak? Bunlar hızlı bir şekilde esnafı etkileyecek. Bununla birlikte KOBİ’ler etkilenecek. Üretimi yavaş yavaş etkileyen bir dalga olacak. Bu çok daha hızlı bir şekilde hissedilecek ya da yavaş yavaş dövizdeki artıştan kaynaklı, enflasyondan kaynaklı vatandaşın cebindeki paranın değeri düşecek.”
‘Türkiye’nin 100 milyara yakın bir para bulması gerekiyor’
Ekonomik göstergelerin tüm müdahalelere rağmen iyiye gitmediğini vurgulayan Güneş, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Bir dizi büyük şirket kredilerin yeniden düzenlenmesi için bankalara başvurmuş durumda. Büyüme geçen seneye oranla kıyaslanamayacak şekilde küçük kalacak. Ona doğru bir gidiş var. Yine uluslararası konjonktürde genellikle yükselmekte olan ekonominin aleyhine bir dalga var. Ne demek bu? Artık ABD ve AB’de parasal gelişme politikası, merkez bankalarının çok düşük faizle şirket politikasından vazgeçtiği anlamına geliyor. Dolayısı ile Türkiye’ye sıcak para girişi de sekteye uğrayacak o yüzden. Mesela önümüzdeki bir yıl içinde Türkiye’nin 100 milyar dolara yakın bir para bulması gerekiyor. Bunun 20 milyarı kamu borcu 80 milyar doları özel sektör borcu. Bu özel borcu bankalar üzerinde düzenliyor. Borcu ödeyemediğinde bankacılık sektörünü de etkileyen bir domine taşı etkisi yaratacak. Sıcak paranın da azalması ekonomik göstergelerin de giderek kötüye gideceğini bize anlatıyor.”
‘AKP için çok kritik iki aya girilmiş durumda’
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın “Piyasaların tepkisinden Cumhurbaşkanı seçiminin sonuçlarını anlayabiliriz” sözlerini hatırlatan Güneş, “Piyasalar erken seçim kararına çok sert tepki vermediler. Mali politikanın gevşeyeceğini, daha sıkı bir mali politikaya gidileceğini bekliyorlar. Ama AKP için çok kritik iki aya girilmiş durumda. Dolayısı ile belli bir süre daha kamu kaynaklarını seçim yatırımları için kullanmaya devam edecekler. Hala faizi düşük tutmak ve ekonomiyi ısındıracak adımlara devam edecekler” diye konuştu.
‘Kriz hissedilir olmasın diye seçimi erkene aldılar’
AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana merkez sağı bünyesine aldığını ve buradan aldığı oyları konsülde ettiğini dile getiren Güneş, “Çünkü başka bir sağ alternatif yoktu ama bu sağ kitle ideoloji ile bağlı değil AKP’ye. İşler başka bir şekilde evrildiğinde AKP’den kayışlar olabilir. Bu kopuşlar çok büyük olmayabilir ancak yüzde 50’lilerin üstüne çıkmaya çalışan, bütün geleceğini ve politikasını buna bağlamış bir parti açısından yüzde birlik ve ikilik kaymalar bile önemli” ifadelerini kullandı.
AKP’nin iktidara geldiği süreçte en büyük propagandalarından birinin “İstikrarı getirdik” söylemi olduğunu dile getiren Güneş, bunun şişirilmiş bir yalan olduğunu vurgulayarak, “Bu şimdi o kadar gözükmeyebilir ama ileride oy tercihlerini belirleyebilir. Bu hissedilir olmasın diye zaten çok daha kısa bire süre içinde seçim yapmaya çalışıyor” dedi.
‘AKP’ye karşı yoksul ve zengin çelişkisi üzerinden denklem kurulmalı’
Türkiye’nin ciddi anlamda kutuplaştığını ve bu kutuplaşmanın kimlikler ve yaşam tarzları üzerine gerçekleştiğini ifade eden Güneş, “Türkiye’de seçimler nüfus sayımı gibi oluyor. Kürtseniz, Alevi iseniz ya da laik bir yaşam tarzına sahipseniz oy vereceğiniz adresler belli. Muhafazakar bir kitlenin parçası iseniz belli. Bu denklemler belirlenmeden derin bir kriz yaşansa dahi sonuçlar değişmeyecek. Yoksul halkta ‘CHP de diğer partiler de gelse aynı şeyi yapıyor ben ideolojik ya da gönül olarak kendime daha yakın hissettiğim pir partiye oy vereyim’ anlayışı var. Aslında denklemin yoksul ile zengin, emekçi ile sermaye arasındaki çelişkiden kurulması gerekiyor. Patronlar üzerine siyaset yapan patron partisi AKP’ye tepki bu denklem üzerinden kurulsa emekçiler üzerindeki etkisi kırılabilir. Çok kısa bir süre kaldı bu denklem üzerinden kurulmadığı takdirde çok büyük değişikler olmaz” diye konuştu.
Kaynak : Jinnews