KADIN ÖZGÜLÜKÇÜLÜĞÜNÜN YUVASI; ORTADOĞU KADIN DEVRİMİNİN ÖNCÜ GÜCÜ!
Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi bugün başka bir dünya mümkün diyerek kadınların özgürleşmesine öncülük ediyor.
Bugün milyonları bulan Kürt kadın özgürlük hareketini anlamak istiyorsak, öncelikle nasıl başladığına bakmak gerekir.
PKK’nin çıkışı, özü devrim içinde devrimdir.
Bu devrim ise, aynı zamanda bir kadın devrimidir.
Kürdistan Özgürlük Hareketi, hem Kürdistan kadını açısından hem de Ortadoğu kadını açısından bir ilki ifade ediyor.
Bugün insanlığın temel sorunlarının cevabı özgürlük ve demokraside yatmaktadır.
İnsanlık tarihinin en gizli, temel özgürlük ve demokrasi sorunu ise, cinsler arası ilişkilerin düzenlenmesi sorunudur.
Bir başka deyimle, kadın sorunu günümüz dünya gerçeğinin en temel özgürleşme ve demokrasi sorunudur.
Önder Apo ilk kadın özgürlük sorunu çözümlemesini ‘köle kadınla devrim olmaz’ diyerek başlatmıştır.
Daha sonraki yıllarda kadın özgürlük sorunu kapsamında kadın, aile ve cins özgürlüğü, mücadele araçları-yöntemleri konusundaki eleştiri, analiz ve perspektiflerini giderek derinleştirmiştir.
1974’den sonra daha sonra Apocular ismini alacak olan UKOcular grubunda kadınlar olsa da PKK ve kadın konusunda ilk akıllara gelen isim Sakine Cansız’dır.
PKK içerisinde gerçek anlamda düşüncesiyle, yaşamıyla ve eylemiyle PKK’nin yarattığı kadını temsil eden Sakine Cansız’dır.
Sakine Cansız, PKK’nin kuruluş kongresine katılan iki kadından biriydi.
Diğer isim ise daha sonra yolunu PKK’den ayıran Kesire Öcalan’dı.
PKK’de ilk grup döneminde bile kadınla özgürlük temelinde ilişkilenme, gerçekleşecek yeni toplumsallıkta kesinlikle yer almasına ilişkin yaklaşım hakimdir.
Elbette ki bunda o dönem yaşanan gelişmeler de etkindir.
Örneğin 1968 gençlik hareketi, dünyada gelişen feminist hareketlerin yansımaları vardır.
Toplumda kadına biçilen misyon kabul edilmemekteydi.
PKK’nin grup dönemi olarak tanımladığı süreçten başlayarak Kürt ve Türk kadınlarının ilgi odağı olması ve katılım gerçekleştirmesi Önder APO’nun kadına sorununa olan ilgisinin, toplumsal özgürlükçü özelliğinin, eşitlik ve adalet arayışlarının bir sonucudur.
Ve yine bin yıllarca diye tabir edilen zaman süresi içinde kadın köleliğinin üzerinde inşa edilen bir yapının reddedilişidir.
Türkiye’deki sol-sosyalist hareketlerden etkilenme ile Kürdistan’da sömürgeciliğin yarattığı kültürel soykırım rejimine bir başkaldırı hareketi olarak çıkış gerçekleştiren PKK’nin her iki alanda yani kimlik ve özgürlük sorununa yönelik üretmiş olduğu yanıtlarda sistemden kopuş arayışı önemli bir noktada durmaktadır.
Kopuş her alanda gerçekleşmektedir.
Kadın erkekten, erkek kadından kopmaktadır.
Evli evinden, öğrenci okulundan kopmaktadır.
Baba kızından, ana oğuldan kopmaktadır.
Toplumsal yaşam olarak sunulan tüm yaşam formları yıkılmakta, PKK gerçekliği ile yeni bir toplumsallık yaratılmaktadır.
1990’larda PKK’nin özgürlük düşüncelerinin toplumsallaşması sonucu Kürdistan’da ilk olarak 1989’da kadın öncülüğünde Nusaybin kentinde halk serhildanları başlamıştır.
Kadın öncülüğündeki bu serhildanlar ilerleyen yıllarda kadınların akın akın gerilla saflarına akmasına yol açtı.
Bu durum PKK öncülüğünde Kürdistan toplumunda, sosyo-politik olarak köklü değişikliklerin de en önemli dönemeçlerinden biri oldu.
Kadınlar artık gerilladır, serhildanların öncüsüdür. Sadece gerilla değildir aynı zamanda erkeklerin de komutanı, yöneticisi, kitlelerin lideridir.
Bu gerçeklik bir kartopu büyüdü.
Kadının üzerinde kurulan mülkiyet ilişkileri ile inşa edilmiş bir yaşamdan kopuş en çok da Kürdistanlı kadınların dikkatini çekti ve akın akın PKK safları kadınlarla doldu.
Kadınların kimlik ve özgürlük mücadelesine sahiplenmeleri PKK’nin oldukça kısa bir sürede toplumun bütün kılcal damarlarına yayılan hareket olmasını sağlamıştır.
Bu temel ilerleyen yıllarda, yeni ve özgür kadın arayışı bilinç ve aydınlanma yaratarak ‘xwebun’ ‘kendi olma’ arayışıyla dünyada kadın özgürlüğüne öncülük eden evrensel bir karakter kazanacaktır.
PKK’nin kadın çıkışı toplumsal algıları alt üst etmişti.
PKK Kadınlara mücadele silahlarını vermiş, her alanda görünür olma, öncülük etme, toplumsal değişimi bin yılların özgürlük özlemiyle şekillendirme koşullarını yaratmıştır.
Önder APO’nun mücadelenin bir aşamasında ‘PKK bir kadın partisidir’ belirlemesi bu mücadele içerisinde kadının belirlenen değil belirleyici bir güce kavuşmasının kapılarını ardına kadar açmıştır.
Kadının dağlarda, ordulaşmada, özgün ordulaşması ile bir ilke imza atarken bunu giderek kadın partileşmesine taşımıştır.
İlk kadın örgütleme deneyimi Türk devletinin imhacı ve yasakçı zihniyetinden dolayı, Kürdistan’da değil, 1987’de Almanya’nın Hannover kentinde YJWK adıyla ortaya çıktı.
Daha sonraki yıllarda özgün örgütlenmeler daha belirgilenleşti.
Önder Apo 1997’de kadınların kopuş teorisini kadınların gündemine koymuş, 8 Mart 1998’de kadın kurtuluş ideolojisiyle kadın öncülüğünde sosyal devrimin temel ilkelerini ortaya koymuştur.
Tam bir yıl sonra 8 Mart 1999’da Kürdistan İşçi Kadın Partisi-PJKK’nin kuruluşuyla Kürt kadınları 15 Şubat komplosuna yanıt vermiştir.
Partileşme kadınlara yeni bir bakış açısı kazandırmış, örgütlenme ve mücadele perspektifini daha da genişletmiştir.
Buna bağlı olarak Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi 2000’de Kadın Özgürlük Partisi örgütlenmesiyle evrensel sorumluluğu üstlenerek, Kürt kadın deneyimlerini diğer halkların kadınlarıyla paylaşmaya başlamıştır.
2004’te Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi-PAJK ile kadın partisi örgütlenmesi daha da genişletilmiş, Kürt Özgürlük Hareketinin çeşitli örgütlenme alanlarında yer alan kadın gücünün çatı partisi rolünü üstlenmiştir.
Kadın rönesansının yaşandığı bu süreçte, daha esnek ve kapsamlı, konfederal bir kadın örgütlenmesi ihtiyacı da açığa çıkmıştır.
Bu nedenle Nisan 2005’te dört parça Kürdistan’ın yanı sıra, yurtdışındaki kadınların örgütlülüğünü kapsayan Yüce Kadınlar Topluluğu çatı oluşumuyla kadınların konfederal örgütlenmesine gidilmiştir.
KJB kendini hem ideolojik hem toplumsal aynı zamanda meşru savunma alanında da örgütlemiştir.
KJB çatı örgütlenmesi modelinin ideolojik, örgütsel ve savunma alanlarında sistemleştirmeye yetmediği gerekçesiyle 2014 yılında KJK-Komalên Jinên Kurdistan olarak yeniden örgütlendi.
Böylece Kürt kadın hareketi demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü konfederal bir örgütlenmeye geçti.
KJK sisteminin öncülü örgütlenmelerini meşru savunma alanında YJA-STAR, ideolojik alanda PAJK ve genç kadın alanında ise Komalên Jinên Ciwan oluşturuyor.
Bulunduğu her yerde özgün-özerk örgütlenmelerini geliştiren Kürt kadın hareketi, demokratik komünaliteye dayalı yaşam temelinde toplumsal özgürlük mücadelesini süreklileştirme misyonunu üstlenmiş bulunuyor.
Köylerden başlayan örgütlenme, mahalle, ilçe ve kent, yerel ve bölgesel, ulusal meclislere kadar kendini varediyor.
Yani meclislere dayalı demokratik konfederal örgütlenmenin ağ tarzı esas alınıyor.
Kadınlar kendi öz gücüne dayalı olarak kadın özgürlükçü yeni bir sistemin inşa ediyor.
Kendi özgücüne dayanarak, adeta destanlar yazarak ulaştığı düzeyi, pratiğiyle ortaya koyuyor.
Kürdistan coğrafyasında ve Ortadoğu’da kadın devriminin tartışmasız öncü gücü olarak, kadın özgürlükçülüğü bayrağını erkek-devlet iktidarlarına karşı en yükseklerde dalgalandırıyor.
rakka-03-08-17-rakka-operasyonu-aciklama-ezidi-kadinlar
Kadın düşmanlarına karşı cephenin en ön saflarında direniyor.
On yıllara yayılan bu mücadelesi ile kadınların biricik umudu olarak doğmuş bulunuyor.
Dünya kadınlarına da başka bir yaşam mümkün mesajını veriyor.
Tüm kadınları ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı ile bu özgürlük yürüyüşüne dahil olmaya çağırıyor.