Almanya Federal Meclis’inde grubu bulunan muhalefet partilerinden Sol Parti (Die Linke) daha önce salgın nedeniyle iki kez ertelediği kongresini dijital ortamda gerçekleştirdi.
İki günlük kongrenin son bölümünde partinin yeni yönetim kadrosu ve eş başkanlar için seçime gidildi.
8 yıldır partinin başında bulanan eş başkanlar Katja Kipping ve Bernd Riexinger’in aday olmadığı seçimde iki kadın ve iki erkek yarıştı.
Hessen Eyalet Meclis Grup Başkanı Janine Wissler delegelerin yüzde 84 oranında oyunu, Thüringen Eyalet Meclis Grup başkanı Susanne Hennig-Wellsow ise yüzde 70’ini alarak Sol Parti’nin yeni eş başkanları oldular.
Dijital ortamda yapılan kongredeki seçim sonuçları, delegelerin posta yoluyla gönderecekleri oyların ardından kesinlik kazanacak.
Seçimin ardından delegelere teşekkür eden Hennig-Wellsow iki kadının bir partinin başında bulunmasının kadınların haklarını elde etmeleri için partilerine girmelerini daha da teşvik edeceğini belirterek “Bizler sizlerle birkaç yıl birlikte olacağız” diye seslendi.
Sol Parti’nin içinde yer aldığı bir hükümetin Almanya’ya çok şey kazandıracağını belirten Hennig-Wellsow, özellikle sağlık sisteminde ve kadın-erkek eşitliğinde iyileştirmeler yapacaklarını ve silah ticaretine de sona erdirme sözü verdi.
Diğer eşbaşkan Janine Wissler ise “Sınıflı bir toplumda yaşamak gittikçe daha fazla krize neden oluyor” diyerek günümüzde zenginlerin daha da zenginleştiğine dikkat çekti.
Wissler, konuşmasının devamında Sol Parti’nin en hızlı şekilde toplum içindeki eşitsizliklere son verecek somut bir reform programını hazırlayacağını bildirdi.
Dünkü başkanlık seçimlerinden önce Frankfurter Rundschau gazetesinin internet sitesine konuşan yeni eşbaşkanlardan Janine Wissler Almanya ve batılı ülkelerin Erdoğan rejimine verdiği desteğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Her zaman NATO’nun bir değerler topluluğu olduğu söyleniyor, fakat Erdoğan’ın liderliğindeki NATO üyesi Türkiye kendi ülkesinde ve Suriye’de Kürtlere karşı savaş yürütüyor, muhalifleri de baskı altına alıyor. NATO dağıtılmalı, bunun yerine kolektif bir güvenlik sistemi kurulmalı.”